Gördüğümüz, hissettiğimiz ve gözlerimizle göremediğimiz her şeyin altında yatan bir enerji vardır. Bu enerji, ifade ettiğimiz her kelime ile beraber bir frekans yayar. Sözlerimiz bu enerjisel frekansları oluşturur ve etrafımızdaki her şeyi etkiler. Özellikle Masaru Emoto'nun ilgi çekici çalışmalarında gördüğümüz gibi, sözlerimizin su moleküllerini değiştirebileceği kanıtlanmıştır. Su üzerindeki bu etkileşimi belgeleyen Emoto, sevgiyle söylenen sözcüklerin su kristallerine simetrik ve hoş bir yapı kazandırdığını, öfke ve nefret dolu kelimelerin ise karmaşık ve düzensiz bir yapı oluşturduğunu keşfetti.
Dikkate değer olan ise, bedenimizin büyük bir kısmı, yaklaşık yüzde 60'ı su. Dolayısıyla, etrafımıza yaydığımız enerji, verdiğimiz tepkiler, söylediğimiz sözler, bedenimiz ve yaşamlarımız üzerinde büyük bir etkiye sahip. İç dünyamızın enerjisi ve düşüncelerimizin gücü, bedenimizdeki su moleküllerini ve genel sağlığımızı etkileyen enerjisel frekansları oluşturur.
Bu enerjilerle, istemsizce de olsa, yaşamımızın kalitesini ve çevremizdeki yaşamları etkileme potansiyeli taşırız. Kendimizle ve çevremizle aramızdaki bu enerji akışını yönetme yeteneğimiz, bu enerjinin zarar yada fayda sağlamasına etki eder.
Ancak, bu enerjiyi bilinçli bir şekilde manipüle ederek başkalarını sömüren ve kendi çıkarlarına yönelik kullanmayı seçen kişiler de vardır. Bazı dini liderler ve cemaat başkanları bu enerjisel etkileşimlerin farkında olup, bunu insanları manipüle etmek ve sömürmek için kullanırlar. Kendi çıkarlarına hizmet ederken, enerji akışını yönlendirme ve denetleme yeteneklerini kullanarak kitlelerin inançlarını ve enerjilerini kullanırlar.
Bu liderler, genellikle insanların korkularını, endişelerini ve belirsizliklerini manipüle eder. Örneğin, cemaatine zorlu bir döneme girildiğini veya yaklaşan bir tehlike (dinsizlik, öpüşmelerin artması, kıyamet gibi) olduğunu söyleyerek, onların enerjisel frekanslarını düşürür ve belirsizlik ve korku dolu bir duruma sokarlar. Ardından, bu olumsuz durumdan kurtulmanın tek yolunun daha çok bağış yapmak ve kendisine daha çok bağlanmak olduğunu söyleyerek, onları istediği şekilde manipüle eder.
Bir dini lider, kendisinin önemli bir şahsiyetin soyundan geldiğini iddia eder. Bu, onun cemaati üzerinde bir etkiye sahip kılar, çünkü bu iddia, liderin özel bir statüye sahip olduğunu ve bu nedenle daha fazla saygı ve itaat gerektirdiğini düşündürür. Cemaat üyeleri bu liderin enerjisini yükseltirken, kendi enerjilerini ve değerlerini düşürür. Bu, enerji alışverişinde bir dengesizlik yaratır ve bu dengesizlik genellikle bu tür liderlerin çıkarı doğrultusunda manipüle edilir.
Fakat, enerjimizi bilinçli bir şekilde yönetmeyi öğrenerek, bu tür manipülasyonlardan ve sömürülerden korunabiliriz. Farkındalıkla kullanıldığında, enerji bir iyileştirme aracıdır.
Enerjimizin kontrolünü ele almak ve hayatımızı istediğimiz yönde etkilemek için Mental Masking uygulamalarını kullanabiliriz. Bu uygulamalar, bilinçaltımızı ve enerjimizi dönüştürerek daha iyi bir yaşam kalitesi sunar. Unutmayın, bilinçli olarak yönetilen enerji, yaşamı dönüştürmenin anahtarıdır. Bilinçaltı dönüşüm uzmanı olarak, size bu yolculukta rehberlik etmeye hazırım.