Hayat, renkli bir resim tahtası gibidir ve her birimiz kendi resmimizi çizeriz. Ancak, bazen fırçamızı başkalarına veririz ve kendi yaşamımızın resmini onların çizmesine izin veririz. Bu fırçayı ilk önce annemize ve babamıza, sonra akrabalarımıza ve öğretmenlerimize veririz. Bu kişiler, kim olduğumuzu belirlemeye ve bizim kim olacağımıza karar vermeye başlarlar. Onların gözünden bakmaya, onların sözleriyle konuşmaya ve onların fikirlerini benimsemeye başlarız. Fakat bu durum, gerçek benliğimizi bulmamıza ve kendi hayatımızı yönetmeye başlamamıza engeldir.
Ebeveynler, çocuklarının ilk öğretmenleri ve rol modelleridir. Ebeveynlerin düşünceleri ve inançları genellikle çocuklarına aktarılır ve çocuklarının kimlik algısını şekillendirir. Aynı şekilde, akrabalar, öğretmenler ve diğer etkili kişiler, kim olduğumuzu belirler. Onlar bize neyin doğru olduğunu, neyin yanlış olduğunu, neyin kabul edilebilir olduğunu ve neyin edilemeyeceğini öğretir. Ancak, bu kişilerin bize öğrettikleri ve kabul ettirdikleri her şey, gerçekten kim olduğumuz anlamına gelmez.
Peki, nasıl oluyor da bu 'ben' tanımını kendi gerçeklerimizle dolduramıyoruz? Bunun temel nedeni, bilinçsiz aile yapımız ve sosyal çevremizdir. Bizler, çevremizden gelen mesajları sürekli olarak içselleştiririz ve çoğunlukla bunları sorgulamadan kabul ederiz. Kendi kimliğimizi keşfetmek yerine, başkalarının bize söylediği 'sen' tanımını benimseriz.
Ancak, kendi hayatımızı yönetmek ve gerçekten kim olduğumuzu bulmak istiyorsak, bu bilinçsiz süreci durdurmalı ve kendi kimliğimizi kendimiz oluşturmalıyız. Bu süreç, çevremizden ve aile yapımızdan gelen bilinçsiz mesajları fark etmeyi ve bunları sorgulamayı gerektirir. Kendi inançlarımızı, değerlerimizi ve hedeflerimizi belirlemeli ve kim olduğumuzu başkalarının değil, kendimizin belirlemesine izin vermeliyiz.
Kim olduğumuzu belirlemek ve kendi hayatımızı yönetmek, başkalarının bizim hakkımızda ne düşündüğünü kabul etmekten çok daha öte bir durumdur. Kendi benliğimizi bulmak, kendi hayatımızı yönetmek ve kendi benliğimizi ifade etmek, kendi kimliğimizi kendimiz oluşturmanın gücünü keşfetmektir. Kendi resmimizi kendimiz çizme cesaretini gösterdiğimizde, hayatın gerçek anlamını keşfederiz. Kendi hayatının resmini çizen ve fırçasını başkasına vermek yerine kendi renklerini seçen herkese selam olsun. Kendi hayatının ressamı ol, çünkü gerçek sen, içindeki renklerle parıldamak için bekliyor.