Kendinizi duygusal olarak sevmenin, içinizdeki çocuğu, yani benliğinizi yani özünüzü sevmenin ne anlama geldiğine dair bir fikir edinmeye başlamak için bir çocuğun sevildiğini hissetmek için neye ihtiyacı olduğunu kendinize sorabilirsiniz. Kendi çocukluğunuza baktığınızda, size sevildiğinizi hissettiren neydi?
İstediğiniz bir oyuncağı anne babanız aldığındamı yoksa hatalarınıza yaramazlıklarınıza rağmen çocukları olduğun için görülüp size değer verildiğinde mi daha çok sevildiğinizi hissettiniz?
Üzgün olduğunuzda annenizin size bir kurabiye verip televizyon izlemenizi söylemesimi yoksa nazikçe saçlarınızı okşayıp size şefkatle yaklaştığındamı daha çok sevildiğinizi hissettiniz?
Kendinizi sevmenin önemli bir yanıda kendinizin güzel ruhunu görmeyi öğrenmesidir. böylece kendinizi yargılamak yerine kendinize gerçekten değer verebilir sevebilirsiniz. Kendinize ebeveynlerinizin, öğretmenlerinizin, arkadaşlarınızın, kardeşlerinizin yada dini hocalar tarafından yetiştirilmiş bilinçaltınızın tarafındamı bakıyorsunuz? Yoksa tarafsız olarak gerçeğin gözünden mi bakıyorsunuz?
Kendi özünüzü görmek, içinizdeki çocuğu sevmek, sevgi ve hakikat kaynağınız olan yüksek benliğinizle bağlantı kurmayı öğrenmekle başlar. "Yeterince iyi değilim", "Aslında kusurluyum", "Yetersizim" gibi değerimiz ve sevilebilirliliğimiz hakkında pek çok yanlış bilgiyle inançla inançlarla programlanmış bilinçaltımızın gözünden ruh özümüzü ve içimizdeki çocuğu göremeyiz ve ona sevgi sunamayız.
Kim olduğunuz, temel ışığınız, sevginiz, şefkatiniz ve doğal yetenekleriniz yalnızca gerçeğin gözleriyle yani yüksek benliğinize bağlanmayı öğrenip yüksek benliğinizin gözleriyle görebilirsiniz.
Sevgi dolu ilişkiler içinde kendi ruh özünüzü bilmek ve ona değer vermek sevmek gereklidir. Çünkü bilinçaltlarımız birbirleriyle bağlantılıdır. Sizin kendinizi sevmediğinizi, değer vermediğinizi karşınızdaki insanın bilinçaltı bilir ve davranışlarını seçimlerini ona göre belirler.
Kendini sevmenin başarılı ilişkilerle ne ilgisi var?
Kendinizi sevmedikçe başkalarını sevemeyeceğinizi her zaman söylerler ama çoğu insan bunun ne anlama geldiğinide bilmiyor. Bu cümle diğer insanları acınızdan, sevincinizden ve öz değerinizden sorumlu tutmak yerine, kendi duygularınızın sorumluluğunu aldığınız anlamına gelir. Sizin değerinizi onların davranışlarının belirlemediğini bildiğiniz anlamına gelir. Yaptığınız hatalarda yada başınıza gelen üzücü olaylarda kendinizi sert bir şekilde değersizlikle yargılamak yerine kendinize karşı nazik, kabul edici ve şefkatli biri olduğunuz anlamına gelir.
Kendi duygularınızı görmezden gelerek, kendinizi yargılayarak, duygularınızı uyuşturmak için çeşitli bağımlılıklara yönelerek veya başkalarını duygularınızdan sorumlu tutarak kendinizi terk ettiğiniz için kendinizi boşlukta hissedersiniz. Sevdiğiniz insanlarla sevginizi paylaşamazsınız. Aslında, kendinizi terk etme ilişkinizin başarısızlığının ana nedenidir.
İnsanlardan kendinize vermediğiniz sevgi ve ilgiyi size vermesini beklediğinizde, çevrenizdekileri kontrol etmeye çalışırsınız. Bu davranışta genellikle öfke, suçlama, tartışma... ve neticesinde her zaman sorun yaratır. Kendinize sevgi vermek ve sevgiyi paylaşmak yerine, sizin sevmediğinizi başkalarından sevmesini isteme niyetiniz sevgiye ve yakınlığa sebep olmayacaktır. Çünkü içinizdeki benliğinize koşulsuz sevgiyi verebilecek sunabilecek olan sadece sizsiniz.
Kendi içinizdeki çocuğu terk ederken, başkalarına kalbinizden sevgi vermenizin bir yolu yoktur. Kendinizi terk ettiğinizde, içinizdeki çocuk kendini yalnız, değersiz, önemsiz ve sevilmemiş hissedecektir. Tıpkı herhangi bir çocuğun sevgisiz davranıldığında hissedeceği gibi. İçinizdeki çocuk yalnız ve sizin tarafından sevilmediğini hissettiğinde, içinizde oluşan boşluğu sevdiğiniz kişinin yada kişilerin sizi seveceğini ve kendi içinizdeki terk ettiğiniz çocuktan kaynaklanan boşluğu dolduracağını ummaktan kendinizi alamazsınız.
Sevilmek için sevmek, aslında sevmediğiniz anlamına gelir, çünkü sevgi karşılıksızdır, koşulsuzdur. Kendisine bağlı anlaşması yoktur. Gerçekten sevdiğinizde, ilgi görmeyi, onaylanmayı beklemezsiniz. Sevgiyi, sevgi sunmanın saf neşesi için veriyorsunuzdur.
Aşk hayatınızı ne doldurur?
Aşk hayatınızın yalnızca başkalarının sevgisiyle dolacağına inanıyorsanız, o zaman kendinizi terk etmeye ve başkalarından sevgi almaya çalışmaya devam edeceksiniz. Ancak bu strateji genellikle başarısızlığa mahkumdur çünkü siz sevilmek için sevdiğinizde diğerleri sevildiklerini hissetmezler. Karşınızdaki insanın bilinçaltı bunu bilir.
Yani kendinizi sevmiyorsanız eşinizi gerçekten sevemezsiniz. Umarım artık başkalarına karşı ne kadar nazik ve ilgili olursanız olun, kendinize karşı nazik ve ilgili değilseniz, o zaman nezaketinizin başkalarına karşı sevgi dolu olmaktan çok manipülatif olduğunu anlamışsınızdır. Ne kadar istesekte kendimizi sevmemenin sonucu olan kendi yalnızlığımızı ve boşluğumuzu kimseden saklayamayız.
Kendinize verebileceğiniz en büyük hediye, Yüksek benliğinize bağlanmayı öğrenip kendinizi nasıl seveceğinizi öğrenmektir. Kaygı, depresyon, bağımlılık, yalnızlık ve ilişki başarısızlığına yol açan utanç ve kendini terk etme döngüsünüde kırabilirsiniz.