Hayatımız boyunca birçok farklı olay, deneyim ve ilişki yaşarız. Bu deneyimlerin bazıları bizi mutlu ederken bazıları ise zorluklarla dolu olur. Ancak tüm bu deneyimlerin bize bir şeyler öğrettiğini düşünürüz. İşte burada, öğrenmemiz gereken ders, aslında bir dersin olmadığıdır.
Birçok insan, hayatlarında belirli bir amaca veya hedefe ulaşmak için çaba gösterirler. Bu süreçte, karşılaştıkları zorlukları bir ders olarak algılarlar. Ancak bu yaklaşım, bazen insanların hayatlarını zorlaştırır. Kişiler, yaşadıkları her deneyimde bir ders aramak yerine, o anın tadını çıkararak yaşamalıdır.
Bu noktada, evrenin bize verdiği mesajlar devreye giriyor. Hayatımızdaki deneyimlerin bize bir şeyler öğretmek yerine, sadece bize keyif vermek için var olduğunu kabul etmeliyiz, bu inanç yaşam kalitemizi fazlasıyla arttıracaktır. Evren, mutlu olmamız için bize rehberlik etmektedir. Her zaman için, yaşadığımız olayların bize bir şeyler öğretmek yerine, sadece bize mutluluk getirmek için olduğunu anlamalıyız. Bizler ders almak istediğimizde evren bizi mutlu etmek için karşımıza ders alacağımız olayları getirecektir. Ve yine bizler mutlu olmak istediğimizde evren bizi mutlu etmek için arzularımızı oluşturmaya başlayacaktır.
Öte yandan, Burada bilinçaltımızın güçlü bir etkiside var. sözlerimiz düşüncelerimizi, düşüncelerimiz inançlarımızı, inançlarımız ise deneyimlerimizi şekillendiren en temel unsurlardır. Eğer zenginliğin adaletsiz dağıtıldığına inanırsak, hayatımızda zenginlikle ilgili zorluklar yaşama eğiliminde oluruz. Aynı şekilde, bilinçaltımızdaki çocukluk yaralarının çevremizdeki insanların aynaladığı inancında olursak, hayatımızdaki ilişkiler de bu yaralara göre şekillenecektir.
Bir hikaye üzerinden bu felsefeyi anlatalım: Kaplan bir tavşan avlar ve ardından avladığı tavşanı aslana kaptırır. Kaplan sonrasında üzgün bir şekilde oturup ve bu olaydan ne ders aldığını düşünmez, başka bir avın peşine düşer... Yaşadığı hiçbirşeyden bir ders çıkarmak zorunda değildir.
Özetle, öğrenmemiz gereken ders, bir dersin olmadığıdır. Hayatımızdaki deneyimleri sadece bir ders olarak değil, aynı zamanda mutlu olmak için de var olan deneyimler olarak kabul etmeliyiz. Bilinçaltımızın gücünü anlayarak, hayatın bize sunduğu her deneyimde mutlu olmalıyız ve amacımız mutluluk olmalı. Bu süreçte, olumlu inançlarımızı güçlendirmek ve olumlu bir perspektife sahip olmak da çok önemlidir. Evrende olumlu bir frekansta kalmak, olumlu deneyimleri çekmek için önemli bir faktördür.
Ancak, aynı zamanda hayatı akışına bırakmak ve kontrolümüz dışındaki şeylere karşı esnek olmak da önemlidir. Kaplanın tavşanı aslana kaptırması gibi, bazen hayatta beklenmedik şeyler olur ve bunları bir ders olarak değil, sadece yaşamın bir parçası olarak kabul etmek gerekir. Bu bizi daha esnek, daha dirençli ve daha olgun bir insan yapar.
Hayat bize mutlu olmamız için birçok deneyim sunar ve bunlar sadece bizim beklentilerimizdir, ancak öğrenmemiz gereken en önemli ders, bir dersin olmadığıdır. Hayatı sadece derslerin olduğu bir sınıf olarak görmek yerine, her anından keyif alarak, mutlu olarak, kendimizi geliştirerek ve olumlu bir perspektifle yaşamak çok daha tatmin edici olacaktır.